Sürdürülebilir yaşam ilkeleri son yıllarda hepimizin sıkça duyduğu, çoğumuzun da uygulamaya başladığı tüketim tercihlerimizle ilgili bir kavram. Hem yaşam kalitemizi artırıyor hem de gelecek kuşakların gereksinimlerini tehlikeye atmamızı engelliyor. Yaklaşımın ana felsefesi “doğanın ritmine uyarak yaşamak”. Başka bir deyişle, doğayla çatışan tercihler yapmak yerine onun dengesine ayak uydurmanın yollarını aramak ve seçimlerimizi sürdürülebilir yaşam felsefesine uygun olarak yapmak.
İnsana, yaşadığı çevreye ve doğaya dost olan bu felsefe, sürdürülebilir yaşamı hayatımızın bir parçası haline getirmek ve alışkanlıklarımızı bu yönde değiştirmek için pek çok akımı da beraberinde getiriyor. Bunlardan bir tanesi de meyve ve sebzelerin mevsimlerinde tüketilmesini öneren “Mevsiminde tüket” akımı.
Yeterince meyve ve sebze tüketmenin sağlığımıza olan yararlarını hepimiz biliyoruz. Ancak onları mevsiminde tüketmek hem sağlığımıza olan yararlarını artırıyor hem de bizlere pek çok farklı açıdan avantaj sağlıyor. Ayrıca dünyanın ekolojik dengesine de azımsanmayacak derecede yardımcı oluyor.
Daha iyi tat
Seralarda yetiştirilen sebze ve meyveler lezzetlerinin bir kısmını kaybeder. Ayrıca, nakledilirlerken bozulmamaları için erken hasat edilir ve soğutulurlar. Soğutma işlemi lezzeti büyük ölçüde azaltır, dokularını ve tatlarını değiştirir. Meyve ve sebzelerdeki gevşeme ya da dokularının un gibi dağılmasının nedeni budur. Dolayısıyla, doğal yaşam döngülerine uygun zamanda olgunlaşan meyve ve sebzeler hem daha taze hem de daha lezzetlidir.
Daha yüksek besin değeri
Mevsiminde yenen ürünlerin taze oldukları için besin değerleri çok daha yüksektir. Mevsiminde toplanıp daha sonraki bir tarihte kullanılmak üzere uzun süre depolanan sebze ve meyveler C vitamini, folik asit ve karoten gibi bazı anti-oksidanlar açısından değer kaybederler. Mevsim dışında yetiştirilen ürünler ise çeşitli kimyasallar ve koruyucular içerir. Dolayısıyla mevsimlik yediklerimizde daha temiz bir ürün elde etme olasılığımız daha yüksektir.
Vücudumuzun gereksinimleriyle daha uyumlu
Vücudumuzun doğal beslenme ihtiyaçları mevsimlere göre değişir. Ürünlerin doğal döngüleri sağlığımızı desteklemektedir. Sonbaharda yetişen sebze ve meyveler vücudun aşırı ısıdan kurtulmasına ve kıştan önce soğumasına yardımcı olan mükemmel geçiş ürünleridir. Kış aylarında yediğimiz meyve ve sebzeler yoğun C vitamini içerirler. C vitamini özellikle soğuk algınlığı ve grip gibi enfeksiyonları önlemede çok önemli bir yere sahiptir. Kış sebzeleri, sıcak yemekler, çorbalar, güveçler ve diğer ısınan yemekler için idealdir. İlkbaharda, yapraklı yeşillerin bolluğu, ağır gıdaların tüketildiği uzun bir kıştan sonra vücudun detoks yapmasına ve gevşemesine yardımcı olur. Yazın daha fazla su kaybettiğimiz için meyve ve sebzeler daha suludur, enerjiye daha çok ihtiyaç duyduğumuz için de daha şekerlidirler. Ayrıca pek çoğu bizi güneş hasarlarına karşı korumak üzere beta-karoten içerir.
Daha ucuz
Çiftçiler, mevsiminde olgunlaşan ürünlerden daha bol mahsul alırlar. Özel koşullarda üretmeye ve saklamaya gerek kalmadığı için ürünlerin maliyeti düşer. Sezonun dışına çıkıldığında üretim koşullarını oluşturma ve depolama faktörleri fiyatları yukarı çekeceği için meyve ve sebzeleri daha pahalıya satın almak durumunda kalırız.
Daha çevre dostu
Her şeyden önce ekolojik sistemin sürdürülebilirliğine katkıda bulunur. Mevsimlik ürün, gereksiz kimyasalların yardımı olmadan büyüyebilir. Kimyasallar toksiktir, suyu ve toprağı kirletirler. Ayrıca mevsiminde olmayan ürünler daha uzaktaki sera alanlarından geldiği için ulaşım nedeniyle çevre üzerindeki enerji ve karbon dioksit yükünü artırır.
Kaynak:http://www.kilsanblog.com/yesil-cevreci-ekolojik/mevsiminde-meyve-sebze-yemek-hem-sagliga-hem-cevreye-faydali/